Welcome to Our Website

Akşener: Bizi engellemeye çalışan; Beştepe değil, Saraçhane!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

Akşener’in açıklamalarından başlıklar şöyle:

-İYİ Parti olarak, haftaya;ilginç, ve bir o kadar da, manidar bulduğum, bir olayla başladık… Gerçekten ibretlik bir manzarayla karşı karşıyayız…

-Görünen o ki; Görüşleri fark etmeksizin; siyasetteki herkes, bizden çok rahatsız! İktidar, kurulduğumuz günden beri, bizden çok rahatsızdı; zaten biliyorduk…

-Eski HDP’liler, yeni DEM’liler, zaten ezelden beri, bizden çok rahatsızdı;onu da biliyorduk… Son dönemdeyse; artık açıkça görmeye başladık ki; meğer, ana muhalefet partisi de, bizden, çok rahatsızmış!…

-Hal böyleyken; ittifak sisteminden beslenen, bu kadar çok aktörü; aynı anda, rahatsız ediyorsak; Bu ne demektir, biliyor musunuz? Milletimiz için, çok doğru şeyler yapıyoruz demektir!

-Bugüne kadar, karşımıza; Nice engeller, iftiralar, yalanlar çıktı. Türlü baskılarla, tehditlerle, linçlerle mücadele ettik. Defalarca durdurulmak, sindirilmek, susturulmak istendik.

-Hepsini, teker teker aştık. Durmadık, yılmadık, yorulmadık; Ve rabbime şükürler olsun; bugünlere geldik. Sokaklarda yürüdük! Elektriklerimizi kestiler; ışıksız salonlarda buluştuk!

-Sesimizi kısmak istediler; megafonla konuştuk! Hatta yeri geldi; Sırf birilerinin tekerine, çomak sokuyoruz diye; sahipsiz kurşunlarla karşılaştık!

-Ve nitekim, bugün de; önümüzde, yeni bir engel var:Bugün de; birileri istiyor ki; bilbordsuz, seçim kampanyası yapalım!

“BİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN SARAÇHANE”

-Ama bu defa, öncekilerden farklı ve ilginç olarak; Önümüze, bu engeli çıkartan; iktidar değil, ana muhalefet! Bizi sansürlemek isteyen; Saray değil, Belediye!

-Bizi engellemeye çalışan; Beştepe değil, Saraçhane! Yaa, ne kadar da ilginç değil mi?… “Hadi canım, o kadar da olur mu?” dediğinizi, duyar gibiyim… Heyhat, oluyor. Maalesef oluyor…

-Şimdi gelin size, olayın detaylarını anlatayım. Ekranda, gördüğünüz görseller; yerel seçim kampanyamızın, ilk aşaması için hazırladığımız; bilbord görselleri…

-4 sloganımız var: Birincisi; “Tek adam baskısına da; eş başkan kavgasına da; mecbur değilsin!” İkincisi;“Cumhuriyete savaş açana da; teröre alan açana da; mecbur değilsin!” Üçüncüsü; “Yandaş medyaya da; yoldaş medyaya da; mecbur değilsin!” Dördüncüsü; “Hain diyene de; cahil diyene de; mecbur değilsin!.

-Muhteremlerin, büyük karın ağrısının sebebi,işte bunlar… Bir tane de, benden olsun; beşinciyi de, ben eklettim: “Saray sansürüne de; Belediye sansürüne de; mecbur değilsin!”

-Her siyasi parti gibi, biz de;seçim kampanyamızın hazırlıklarını, tamamladıktan sonra; bir şirketle anlaşarak; Ankara, İstanbul ve İzmir’de, bilbordlar kiraladık.

-Şirketle yaptığımız, anlaşmaya göre; standart bir uygulamayla, belediyelerden, onay alındıktan sonra; billboardlarımız, geçtiğimiz Pazar akşamı asılacak; Pazartesi sabahı da, sokaklarda görünür olacaktı…

-Ama ne oldu, biliyor musunuz? Bilbord görsellerimiz baskıya gitti. Ancak ne hikmetse; Basımı yapılan bilbordlarımızın, fotoğrafları çekilip; birilerine gönderilmiş. Sonra da; “İstanbul’dan”, şirkete bir telefon gelmiiiiiş… Peki telefonda, ne denmiş, biliyor musunuz? “Bunları asmayacaksınız.”

-Üstelik, sadece İstanbul’da değil; Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış… Yaaa… Sonra da, eş başkanlık deyince alınıyorlar… Gelen bu telefonun üzerine; şirket de haliyle, korkmuş, tedirgin olmuş…

-Uygulanan bu korkutma taktiği;size de, bir yerden tanıdık geliyor mu? Referandum sürecinde, toplantılarımız için kiraladığımız, salonları hatırlayın…

-Partimizin, kuruluş lansmanı için anlaştığımız; Ama sonra, anlaşmayı iptal eden, ünlü oteli hatırlayın… Hatta, genel merkezimiz için, kiralayacak bina aradığımız, günleri hatırlayın… Ne kadar da nostaljik değil mi?…

-Şimdi buradan, sizlere sormak istiyorum:Yıllardır, ceberut bir iktidar karşısında, dimdik duran bizler; şimdi onun, kötü bir taklidine mi, boyun eğeceğiz?

-Türlü engelleri, dikenli telleri, yüksek duvarları aşan bizler; şimdi bir çakıl taşına mı takılacağız? Ateşten çemberlerden geçip, bugünlere gelen bizler; şimdi bir kibritle mi yanacağız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir