“AK Parti, FETÖ’cüleri temizlemeye çalıştığı süreçte, orduda çok sayıda Atatürkçü subayın da tasfiye edilmesine yol açtı. 17-25 Aralık’ı referans alırsanız sonuçları böyle olur; bu kişiler yalnızca kılık değiştirerek devam etmekte. Devlet, ele geçirilmesi gereken bir yer olarak algılanmaya başlandı ve bu nedenle her türlü yöntem mubah sayılmakta, dini değerler göz ardı edilmektedir. Laiklik gereği, polis, ordu ve yargı dahil hiçbir kurumda cemaat veya tarikat yapılanmasına izin verilemez. Devlet, tüm vatandaşlara eşit hizmet sunmalıdır; fakat tarikat mensuplarının kendi çevrelerine özel bir muamele yapması adaletsizliği doğurmaktadır. AK Parti, halk içinde yer alan cemaatlerin devlette de aktif olabileceğini sanıyor ve FETÖ örneğinde bu durumu açıkça gördük. Gelecekte başka yapılar ortaya çıkarsa, buna engel olmanın mümkün olmayacağını unutmamamız gerekiyor.”

“FETÖ’nün ordu içinde şu anda 15 Temmuz’dan daha fazla örgütlü olduğunu düşünenlere katılmıyorum. Eğer bu kadar fazla FETÖ’cü varsa, gerekli temizlik biran önce yapılmalı; çünkü bu kadroları kendileri alıyor. 15 Temmuz sonrası yürütülen süreç sağlıklı işlemedi; birçok hukuksuzluk yaşandı ve bazı darbeciler ceza almadan kurtuldu, masum insanlar ise haksız yere cezalandırıldı. Askeri okulların açılmasına karşıyım; AK Parti’nin gitmeden bu imkânın sağlanacağını düşünmüyorum; zira devlet şu an liyakatten ziyade sadakatle yönetiliyor ve bu sadakatin temel kaynağı din.”

“2003-2004 yıllarında bu kişiler FETÖ’cü olarak tanımlanıyordu ve bu yapı, zamanla hem devlet hem de TSK için ciddi bir tehdit haline geldi. O dönem yoğun bir terörle mücadele süreci yürütülmesine karşın, bu yapıya karşı yeterince etkin müdahalelerde bulunulmadı ve siyasi iktidarın bu yapı ile olan ilişkisi süreci zorlaştırdı. Terörle mücadele ederken, sanki sırtımızdan vurulmuş gibi olduk. Kumpas davaları sürecinde FETÖ, mevcut hükümetin içerisinde rahat bir şekilde ilerleme kaydetti. 17-25 Aralık sonrası bir dönüm noktası yaşandı; fakat süreçler izlenmedi. Bugün hâlâ silahlı kuvvetlerin içinde bu yapının etkileri bulunmaktadır.”

“Rafet Paşa, Murat Yıldız gibi kişilerin ordu evlerine girişi yasaklanmışken, karar vericilerin kendileri daha önceden FETÖ ile ilgili paylaşımlarda bulunmuş kişilerdir. Bu yasak, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından iptal edilmesine rağmen, aynı yasak bir ay içinde tekrar yürürlüğe girdi. Bu yapı, hem TSK’nın içinde hem de medya aracılığıyla hâlâ etkinliğini sürdürmektedir. 2023 devresindeki Atatürk rozetini takmayan subayların mesleklerinden uzaklaştırılması, bu gençlerin ordudan dışlanmasını göstermektedir.”

“Fethullahçı yapı, kendi medya organlarında darbe çağrıları yaptı; emniyet yetkilileri ve etkin pişmanlık talepleri bu sürecin görünür hale gelmesini sağladı. FETÖ, neredeyse 40 yıl boyunca devletin pek çok kurumunda kök saldı. Hükümetin bu yapıyı ortadan kaldırma niyeti, 15 Temmuz sonrası Yüksek Askeri Şura toplantılarında alınacak kararların örgüt tarafından bir son çare olarak değerlendirildiğini ortaya koyuyor. Örneğin, bir hâkim 15 Temmuz’u mahkeme kaydına geçirerek, sonrasında olmuş ve bu kişinin FETÖ’cü olduğu açığa çıkmıştır. 15 Temmuz günü bir binbaşı MİT’e giderek darbenin olacağını bildirmiştir. Bu durum, devletin istihbaratının dikkatsizliğini ortaya koyuyor.”

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TSK içinde 15 Temmuz’daki darbecilerden daha fazla FETÖ mensubu olduğunu açıkladı. Atatürk rozetini takmayan teğmenler ile aynı dönemde okullara sızan FETÖ’cülerin hâlâ görevde olması dikkat çekici. En büyük kayıplar, komutanlar alındığında yaşanır; generaller ve amiraller darbeyi yönettiyse, bunların Yüksek Askeri Şura’da nasıl terfi ettirildiğini sorgulamak gerekir. 2014-2016 yılları arasındaki YAŞ kararlarıyla bu atamaların yapıldığı açıktır. Ayrıca, FETÖ’nün sürekli başka cemaatlere geçerek kendilerini gizledikleri raporlarla belgelenmiştir.”

“Bu örgüt, gençleri 13-14 yaşından itibaren ideolojik olarak besleyip, onları birer istihbarat makinasına dönüştürmektedir. FETÖ, NATO ve Gladio yapılarıyla bağlantılı olduğu için; zaman zaman başka kimliklerle de ön plana çıkmaktadır. Bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklaması, TSK içinde 15 Temmuz günündekilerden daha fazla kripto unsurun varlığını ortaya koymaktadır. Bu, mücadelenin yeterince etkili gelişmediğinin bir kanıtıdır.”

“FETÖ’nün finansal ağları, hala birçok turistik bölgede ve ticaret alanlarında faaliyet göstermektedir. Devlet içinde hala gizli kalan unsurlar bulunmaktadır. Eski FETÖ bağlantılı kişilerin sessiz kalması, gerçek mücadelenin karşısında durmaktadır. Cumhuriyetin temellerine dönülmedikçe, bu sorunların üstesinden gelemez.”